Serkan Ağar Türkiye Futbol Federasyonu TÜRK İDARE HUKUKU SİTESİ

Serkan Ağar Türkiye Futbol Federasyonu TÜRK İDARE HUKUKU SİTESİ

Türk Ceza Yargılamasında muhakeme iş ve işlemleri, bir suçun işlendiği izlenimini veren bir halin cumhuriyet savcısı tarafından öğrenilmesi ile başlar. Bu durumda cumhuriyet savcısı, Ceza Muhakemesi Kanunu m.160 uyarınca işin esasını araştırmaya başlar. Kanun koyucu, cumhuriyet savcısına bu araştırmayı yapıp yapmama konusunda herhangi bir takdir salahiyeti tanımamış ve araştırma yapma mecburiyeti getirmiştir. Bu doğrultuda cumhuriyet savcısı, gerekli araştırma ve incelemeleri yapmalı, suçun işlendiği izlenimini veren halin iddianame düzenlenmesi için yeterli şüphe seviyesine ulaşıp ulaşmadığını takdir etmelidir. 11 Mart 2020 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti’nin karşılaştığı salgın hastalığın önlenmesinde Anayasa m.119 gereğince olağanüstü hal ilan edilmemiş olup, olağan hukuk düzeninin kurallarının tatbiki yolu tercih edilmiş, fakat bu sırada tehlikeli salgın hastalığa karşı yeterli yasal düzenlemeye gidilmeyerek sorunlar, “tebliğ” ve özellikle “genelge” adı ile bilinen alt hukuk kurallarıyla giderilmeye çalışılmıştır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında ayrı maddelerde düzenlenen; hem taşıdığı amaç ve hem de uygulama yöntemleri bakımından farklılık arz eden “elkoyulan eşyanın iadesi” ile “elkoyulan eşyanın elden çıkarılması” kavramları, uygulamada karıştırılabilmektedir. Bu nedenle yazımızda; elkoymanın tanımı ve amacı ile birlikte, elkoyulan eşyanın iadesi ve elkoyulan eşyanın elden çıkarılması kavramları arasında bulunan farklar açıklanacaktır. Bu yazıda tartışma konumuz; tutuklu sanığın temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması halinde SEGBİS, yani uzaktan eşzamanlı sesli ve görüntülü yöntemle duruşmaya katılıp katılamayacağı, 2.

  • Bir suç nedeniyle savcılık soruşturması aşamasında mahkeme tarafından verilmesi gereken kararlar Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilir.
  • Adli sicil kaydında yalnızca mahkeme kararıyla kesinleşen suçlar yer alır.

Erişimin engellenmesi kararının gereği, derhal ve en geç kararın bildirilmesi anından itibaren “dört saat” içinde kurum (BTK) tarafından yerine getirilir. Sulh Ceza Hakimliği, kişilik haklarının ihlali nedeniyle başvuruyu en geç 24 saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu karara karşı sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. İnternet üzerinden yapılan yayınların düzenlenmesi, hukuka aykırı içeriklerin kaldırılması ve internet sitelerine erişimin engellenmesine dair temel kurallar 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” ile düzenlenmiştir. Bu durumda kararın tebliği tarihinden itibaren 30 gün içerisinde idareye başvuru hakkı bulunmakla birlikte idareye başvuru yapmak dava açmak için bir ön koşul niteliğinde değildir. İtiraz yoluna başvurmadan kararın tebliği tarihinden itibaren 60 gün içerisinde idare mahkemelerinde idari işlemin iptali davası açılabilir. Ayrıca çimento fabrikası, elektrik santrali gibi birinci sınıf gayrisıhhi müesseselerde “sorumlu müdür” çalıştırılması zorunludur. Eksikliklerin süre içinde giderilmemesi halinde ise, işyeri ruhsatının iptal edilmesi mümkündür. Bu sınıftaki bir işletmenin denetimi neticesinde, toplum ve çevre sağlığı açısından zararlı olduğu tespit edilirse, işletmenin faaliyeti, noksanlıklar ve aykırılıklar giderilinceye kadar durdurulabilir. Ayrıca, işletmedeki ilgili kişilerin, bu şartlara ilişkin gerçeğe aykırı veya yalan beyanda bulunmaları halinde, haklarında kanuni işlem başlatılabilir. Mevzuatımıza göre, işletmelerin sağlaması gereken kriterler sınıf ayrımına göre belirlenmiştir. Yönetmelikte yer alan bu sınıflar; sıhhi müesseseler, gayrisıhhi müessesler ve umuma açık istirahat ve eğlence yerleridir.

(7) Uyuşturucu veya uyarıcı etkidoğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan veithal veya imali resmî makamların iznine bağlı olan maddeyi ülkeye ithal eden,imal eden, satan, satın alan, nakleden, depolayan veya ihraç eden kişi, dörtyıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ilecezalandırılır. Neden olan kişi, fiilinbaşkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olmasıhâlinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Telefon hatları ilefrekanslarından veya elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresizyayınlardan sahibinin veya zilyedinin rızası olmadan yararlanan kişi, altıaydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. (2) Kişiler arasındakihaberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, bir yıldan üçyıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Kamu kurumları arasındakihaberleşmeyi hukuka aykırı olarak engelleyen kişi, bir yıldan beş yıla kadarhapis cezası ile cezalandırılır. (2) Cebir veya tehditkullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanınfaaliyetlerinin engellenmesi hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasınahükmolunur. (2) Cebir veya tehditkullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir siyasî partininfaaliyetlerinin engellenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasınahükmolunur. İşlenmesi hâlinde, fail hakkındaiki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (4) İkinci fıkrada yazılı fiilkadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa,kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadınınölümüne neden olması hâlinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasınahükmolunur.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesinde takdir yetkisi, belirli hallerle sınırlı olmak kaydı ile cumhuriyet başsavcılığının inisiyatifine bırakılmıştır. Cumhuriyet savcısı, Ceza Muhakemesi Kanunu m.171/2’de öngörülen şartlar gerçekleştiği takdirde, kamu davasının açılmasını beş yıl süre ile erteleyebilecektir. CMK m.171/2’ye göre, “Uzlaştırma ve önödeme kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, Cumhuriyet savcısı, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine karar verebilir. Suçtan zarar gören veya şüpheli, bu karara 173 üncü madde hükümlerine göre itiraz edebilir”. Yer bakımından yetki kuralları; yargı çevrelerinin, ülke mahkemeleri arasında coğrafi olarak dağılımını ifade ederek, kovuşturmaya konu suçun hangi yer mahkemesinde görülmesi gerektiği sorununu çözümler. Bu bölünme uyarınca her mahkemenin yetkisi, kendisine düşen coğrafi alanla, bir başka ifadeyle yargı çevresi ile sınırlıdır. Isimli şahsın, sanığı teşhis ederek örgütsel toplantılara katıldığını söylediği, tüm bu nedenlerle sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olarak cezalandırılmasının hukuka uygun olduğu ifade edilmiştir. 15 Şubat 1999 tarihinde yakalanan Abdullah Öcalan, Yerel Mahkemenin 28 Nisan 1999 tarihli kararı ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 25 Kasım 1999 tarihli onama kararı ile Devletin ülkesine ve egemenliğine karşı suçu düzenleyen mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. Vatana karşı işlenen bu suçun 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu’nda karşılığı, cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis olarak gösterilen Devletin birliğini ve Ülke bütünlüğünü bozma suçu olarak tanımlanmıştır. Türk Hukuku’nda iki türlü arama olup, bunlar idari/önleyici arama veya önleme araması ve adli, yani suç kolluğu tarafından yapılan aramadır. “Muhafaza/koruma altına alma” olarak bilinen usul geçici olup, elkoyma öncesinde suça ve/veya yasağa konu olabilecek delil ve malların tutulmasıdır ki, bundan sonra elkoyma tedbir süreci başlar ve müsadere, yani malın mülkiyetinin Devlete geçmesi mahkeme kararı ile gündeme gelir.

Medya hizmet sağlayıcılar, hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde, cevap ve düzeltmeye konu yayının yapıldığı saatte ve programda, izleyiciler tarafından kolaylıkla takip edilebilecek ve açıkça anlaşılabilecek biçimde düzeltme ve cevabı yayınlar. Düzeltme ve cevap hakkı doğuran programın yayından kaldırıldığı veya yayınına ara verildiği durumlarda, düzeltme ve cevap hakkı, yedi günlük süre içinde anılan programın yayın saatinde kullandırılır. Maddesindeki “kişilerin huzur ve sükununu bozma” suçunda belli bir kimseye karşı “sırf huzur ve sükunu bozmak maksadıyla” içinde gürültü yapmanın da olduğu, hukuka aykırı davranışlarda bulunulması şikayete bağlı olarak cezalandırılmıştır. Üst katta oturan kişinin alttaki komşusuna rahatsızlık vermek için tepinmesi, ev içinde top oynaması, duvara vurması gibi belirli kişiye ya da kişilere karşı kasten işlenen suçtur[20]. TCK’da düzenlenen suçun oluşabilmesi için bir kimseye ısrarla, gece gündüz demeden telefon edilmesi veya ona karşı ısrarla gürültü yapılması gerekir. Örneğin oturulan apartmanın alt veya üst katında sürekli olarak öteberi çalarak gürültü yapılması gibi. Ancak bu hareketlerin sırf mağdurun huzur ve sükununu bozmak maksadıyla yapılması gerekmektedir. Böylece madde, suçun oluşması için özel bir maksatla hareket edilmesi şartını getirmektedir[21]. İdari para cezaları ile ilgili, hakkaniyet anlamında adaleti sağlamaya dönük en önemli ilke ise 17. Buna göre; para cezası kanunda alt sınır ve üst sınır olarak gösterilmişse, ceza miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur. Bu kural fiiliyle orantılı ceza ilkesinin uygulanması maksadıyla konulmuş olup, idari para cezasına karar verecek kamu görevlisi veya kurul bu takdir yetkisini keyfi olarak kullanamayacaktır[11]. Bu maddenin dezavantajı ise, önceden objektif genel kriterler belirlenmezse keyfiliğe açık olmasıdır.

Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözetir.” şeklinde ifade edilmiştir. Esasen istinaf dilekçesinde sebep belirtilmesi zorunlu olmayıp, Bölge adliye mahkemesi istinaf dilekçesinde sebep belirtilmemesi durumunda dahi HMK m.355 çerçevesinde (kamu düzenini ilgilendiren sebepler kapsamında) inceleme yapabilir. Kişi hak ve hürriyetlerini koruyan Yüksek Mahkeme, hukukun evrensel ilke ve esaslarına aykırı olan kanunlar ile hakları ihlal edildiğini iddia eden bireylerin başvurularını incelemektedir. 1961 Anayasası ile kurulan Yüksek Mahkeme, bugüne kadar kişi hak ve hürriyetlerinin korunmasında en etkin yargı mercii olma özelliğini taşımaktadır. Yüksek Mahkemenin bazı kararları sert şekilde eleştirilmiş, kararlarının siyasi içerikli olduğu, yürütme ve yasama organlarına müdahale içerdiği de söylenmiştir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ilk seçimi sırasında yaşanan ve “367 krizi” olarak bilinen hadisenin ardından yapılan tepki içerikli Anayasa değişikliğinde, Cumhurbaşkanını halkın temsilcileri olan milletvekillerinin değil, doğrudan halkın seçmesi usulü kabul edildi. Parlamenter demokrasiye, Anayasa ile kabul edilen sisteme, Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerine ters olan bu seçim usulünün, özellikle “sorumsuz Cumhurbaşkanı” kuralından dolayı isabetli olmadığını söylemek isteriz. Şimdi halkın seçeceği Cumhurbaşkanının “de facto” olarak “Devlet Başkanı” sıfatı ile Ülkeyi yöneteceği söylenmektedir ki, Anayasa ve kanunlar karşısında bu düşünce tartışmaya dahi açılıp savunulamaz. En azından Anayasa ve yönetim sistemi değişmedikçe, Türkiye Cumhuriyeti’nde parlamenter sistem geçerliliğini korumaya devam edecektir. Somut olayın koşullarını detaylı şekilde değerlendiren ve istisnai nitelik taşıyan bu kararın dikkatli değerlendirilmesi isabetli olacaktır. Her ne kadar İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, Şener ve Şık′ın hukuka aykırı tutukluluklarına ilişkin başvurularını İHAS m.3′de düzenlenen işkence yasağına aykırı bulmasa da, esas itibariyle haksız tutuklamanın bir yandan da işkence veya insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya ceza sayılması gerektiği tartışmasızdır. Çünkü masumiyet/suçsuzluk karinesi altında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkından yoksun bırakılmak suretiyle tutuklanan ve uzun bir süre kapalı cezaevi şartlarında tutulan, yani olağan günlük yaşam şartlarından koparılıp birçok hak ve hürriyeti kısıtlayarak bir yere kapatılan kişi, işkenceye, insanlık dışı, aşağılayıcı muameleye veya bir tedbir olan tutuklama vasıtasıyla cezaya maruz bırakılmıştır.

Aranan kriterlerin tamamını eksiksiz şekilde sağlanmaksızın yapılan başvurularda işyeri ruhsat talebi reddedilebilecektir. Diğer taraftan, hali hazırda çalışmakta olan bir işyerinde, sonradan mevzuata aykırılıklar tespit edilirse, idare tarafından belirli bir süre verilerek eksikliğin giderilmesi istenir. Verilen bu sürede eksiklik ve mevzuata aykırılıklar giderilmezse, işletmeler geçici olarak faaliyetten men edilebileceği gibi, bazı hallerde işyeri ruhsatı tamamen iptal edilebilir. [122]    Saklı tutulan hükümlerden sadece yargılamanın yenilenmesi anlaşmazlığın Yargıtay tarafından incelenmesini sağlamaktadır; ancak bu inceleme yalnızca şekle ilişkin olacak ve Yargıtay gerekli görürse anlaşmazlık Tahkim Kurulu tarafından “yeniden” incelenecektir. Saklı tutulan diğer hükümler ise yine Tahkim Kurulu’nca yerine getirilecek işlemlere ilişkmars https://sovrnbitcoiner.com/. Lâkin, futbolcu Deniz Barış olayı ile ilgili olarak Yargıtay, Tahkim Kurulu kararını yok sayarak anlaşmazlığı yeniden incelemiş ve karar vermiştir, bkz.